18 Eylül 2016 Pazar

Fetullah Gülen Cemaati Kumpasları

Uzun bir süre blog yazılarıma ara verdiğim için geriye dönüp de yazdığım bazı yazılara bakınca; bunlar hakkında bazı güncellemeler eklemeliyim diye düşündüm.

Mesela Ahmet Şık ve Nedim Şener adlı iki gazetecimizin tahliyeleri hakkında da yazmışım. Onların içeri alınmalarında ana etken Fetullah Gülen Cemaatiydi. Zaten, güzel insan Ahmet Şık da gözaltına alınırken dokunan yanar diye cemaati işaret etmişti. 





Zamanın ve bugünün hükümeti ise bütün bu hak ihlalleri yaşanırken Ergenekon davasının savcısı rolündelerdi. Hatta bunu bizzat R. T. Erdoğan söylüyordu. Ama 15 Temmuz 2016 FETÖ darbesi! olduğu zaman da kandırıldık diye işin içinden sıyrılmaya çalışıyordu.

Hiçbir bedel ödemeden, bu kadar kolayca nasıl bu işi atlatabiliyorsun. Hem FETÖ için İŞİD'den de tehlikeli diyebiliyorsunuz hükümet olarak hem de 14 yıllık iktidarın 13 yılında kolkolasınız. Her şey şeffaf olmalıydı oysa ki! Atamalardan tutun da sınav süreçlerine kadar her şey şeffaf olmalıydı. Cemaati bizzat yerleştirmiş oldunuz ortaklık döneminizde. Şimdi de hem şikayet ediyorsunuz hem de mağduru oynayıp yine siz karlı çıkıyorsunuz bu işten.

Yapılan hataların hangi birini söylesek! Darbe soruşturması devamında OHAL uygulandı ve cumhurbaşkanının da dediği gibi at izi it izine karıştı. Eminim ki hiç bir günahı olmayan yüzlerce insan şu an ya içeride ya da ekmeği ile oynanmış ve çoluk çocuğuyla ortada kalmış durumda. 

Bunun yanında ise OHAL yetkileri ile suçu kanıtlanmamış ve hatta sadece sendikacılık faaliyetleri sebebiyle açığa alınan binlerce Eğitim Sen'li öğretmen var.Bütün bunların hesabını nasıl vereceksiniz acaba? Bir çok gazeteci yazarın da dediği gibi siz kendi bacağınıza sıkıyorsunuz mermiyi. Eğer insanları ötekileştirirseniz siz de bir gün öteki olursunuz. 

Mesela 1999 yılında yayınlanan Siyaset Meydanı programında Gülen Cemaati hakkında konuşama yapanların başlarına neler gelmiş bakalım?

1999 yılı Siyaset Meydanı


Prof. Dr. Necip Hablemitoğlu, 2002 yılında cinayete kurban gitti. Uğur Mumcu gibi gerçekler onun da sonu oldu.

Prof. Dr. Türkan Saylan, programda söylediklerine ek olarak “bunları konuştuğumuz için yarın başımıza ne gelecek, bilmiyorum” demişti. Ardından Ergenekon kumpasına alındı. Aklandı davalardan ancak hakkında bir çok iftira atıldı. PKK yöneticisi olduğu vb yalanlar Zaman Gazetesi dahil bir çok gazetede yazıldı. Kanser hastalığı tedavi sürecindeyken evi basıldı ve detaylı arandı. Ne kadar güçlü olsa da hastalığa yenik düştü.

Emekli Orgeneral Kemal Yavuz, Ergenekon'dan 7 yıl hapis cezası aldı ve 4 ay sonra vefat etti.
Gülseven Yaşer, Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı iken hakkında Ergenekon'dan dava açıldı. Yurt dışına gitti.

Ali Kırca, Siyaset Meydanı'nı sunmak yanında gazetecilik yapıyordu. Onun da gizli seks kaseti servis edildi. O da bir süre ortadan kayboldu.

Nuh Mete Yüksel, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı iken Cemaat hakkında çalışmalar yapıyordu. Gizli cinsel ilişki kaseti servis edildi ve ortadan kaybolmak zorunda kaldı. 

Ahmet Şık ve Nedim Şener'in ve diğer tüm insanların yaşadığı hak ihlallerinde cemaatin parmağı olduğu gün gibi ortada. FETÖ bir terör örgütüdür, yayılmacıdır ve bizzat silahlı mücadele yapmıştır. Peki bunları büyüten, devlete yerleştirenler nedir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder