Geçtiğimiz yaz yani 2011 yazında Artvin'e yolumuz düştü. İki haftaya yakın kaldığımız Artvin'de bir çok yeri görme şansımız oldu. Yolumuz Yusufeli'ne de düştü. Yusufeli Artvin'den çok farklı bir bölgeye ait geldi bana. Bu nedenle farklı yanlarını yazayım istedim.
Mesela Artvin geneline göre fazlasıyla muhafazakar bir ilçe. Erzurum'un kuzey ilçelerinden İspir'e ve Tortum'a çok yakın. Hatta bir kaç köyden sonra Erzurum il sınırı başlıyor. Artvin coğrafyasına hakim renkler Artvin merkezden çıkılıp da Yusufeli yoluna girdiğinizde hemen azalmaya başlıyor. Yeşil renkler kahverengi oluyor ve yeşim yamaçlar taşlık yamaçlara dönüyor daha da ileride. Artvin-Erzurum yolu yani Artvin-İspir yolu ise tam bir felaket. Biz Artvin'e giderken Karadeniz Sahil Yolu'nu kullanmıştık. İyi de etmişiz açıkcası. Erzurum Artvin yolu tam bir felaket. Yani bu yolun Yusufeli ilçe merkezinden sonraki kısmı şehirler arası yol diye geçiyor sanırım. Böyle bir hata olabilir mi? O yol köy yolu olabilir ancak. Hem dönüşlü hem de tek şeritli bir yol bence canavardan farksızdır. Zaten Artvin şoförleri denildiğinde ilçe farklılıkları nedense ortadan kalkıyor :) Şoförler o yollarda o hızla giderlerse daha bir çok aile öte aleme gitmeye devam edecektir. Bir çok aile o yollarda yok olmuş öğrendiğime göre. Arabalar daracık yollarda üstüme üstüme geldiler gerçekten de Artvin genelinde.
Yusufeli, Karadeniz coğrafyasında bir ilçe gibi görünse de gerçek her haliyle farklı. ticaret Erzurum ile yapılıyor. Din anlayışı ve demokratlık Erzurum seviyesine yakın. İnsanları yine de sıcaklar ama. Erzurum'u elbette bilmiyorum ama Erzurum'da milliyetçi muhafazakarlık ve soğuk bir iklim olduğu için insanları biraz daha farklı olabilir. Yani ülkemizin insanlarını yaftalamak değil anlatmak istediğim ama daha tutucu ortamlar insanları başkalaştırıyor gördüğüm kadarıyla.
Yusufeli, pirinç (çeltik) üretimi yapılan bir yer. Aynı zamanda zeytin yetişiyor.Çeltik ekimi nedeniyle bataklık ortamı gerektiği için buna uygun bir yer. Böyle olunca sivrisinek olayı insanı mahvediyor. Sivrisineğin haddi hesabı yok. Biz yağmurda gittiğimiz için canımız az yandı bu konuda :)
Dikkatimiz çeken diğer bir konu köylerin isminin çoğu Ermenice. Yani hala eski isimler kullanılıyor ve mevcut köylerin eskiden Ermeni vatandaşlarımızın olduğu söyleniyor. Bir çok manastır, kilise vb. yapı zarar görse de hala mevcut. Define bulanlar olmuş bolca define arayan kişiler arasında... Bu çok hüzünlü bir konu. Orada yaşayan insanlardan en azından konuştuklarımdan onlar hakkında kötü bir söz duymamak az da olsa teselli etti beni. Yerlerinden yurtlarından edilmiş milyon tane insan. Ne demektir..... Keşke böyle olmasaydı :(
Yılan bolca var. Ben arabayla eziyordum bir kaç adet az kalsın. Yağmur sonrası soğukkanlı yılan arkadaşlarımız birbiri ardına kendilerini güneşe vermek için piyasaya çıkıyorlar. Çevrede küçük çocuklar olduğu için bir kaç tane kovaladım ne yalan söyleyeyim.
Bunların dışında HES projeleri Yusufeli'ne de uğramış durumda. Bir çok yer şantiye alanı olmuş. İnsanlar iş bulmuşlar ama yarın aynı doğayı bulamayacakları ortada.
Memleketimizin güzel, karakteristik ilçelerinden birisi Yusufeli.. Selam olsun Yusufeline...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder